Medlife Adana Dergisi Röportajı
Atriyal Septal Defekt Ventriküler Septal Defekt
Konjenital, doğuştan veya doğuşta var olan demektir. Konjenital kalp hastalığı ise doğumda var olan kalp hastalığı demek olup gebelik esnasında kalbin veya ana kan damarlarının gelişimindeki bir yetersizlikten kaynaklanmaktadır. Konjenital kalp hastalığı terimi kardiyovasküler sistemdeki doğumda veya daha sonra tanımlanabilen, doğuştan olan yapısal veya fonksiyonel anomalileri içerir. Konjenital kalp hastalıklarının görülme sıklığı tüm canlı doğumlarda yaklaşık % 0,5-1 olarak bilinmektedir. Yapılan çalışmalarda konjenital kalp hastalığı siyanotik ve asiyanotik olarak iki kısımda sınıflandırılan bu hastalık grubunun ozellikle siyanotik olanında belirgin kan değişiklikleri tespit edilmiştir.
En sık saptanan asiyanotik konjenital kalp hastalığı atriyal septal defekt (ASD) ve ventriküler septal defekt (VSD) iken, siyanotik hastalıklar arasında en sık büyük arter transpozisyonu ve Fallot tetralojisi bulunmuştur.
Doğumsal kalp anomalilerinin etyolojisi henüz iyi bilinmemekle beraber % 90’ının oluşumu genetik ve çevresel faktörlerin etkileşitrıi sonucu birçok faktöre bağlıdır. Annenin sağlığı veya hamilelikle ilgili faktörler önemlidir özellikle ilk 8-12 hafta arası organların gelişimi ve oluşumu aşamasında anne de meydana gelen hastalık ilaç kullanımı enfeksyonlar kronik ve akut hastalıklar, annenin yetersiz beslenimi aşın alkol ve sigara tüketimi, konjenital kalp hastalğı için büyük risk oluşturmaktadır. Konjenital kalp hastalığı erkeklerde çift çıkışlı sağ ventrikül Hipoplastik sol kalp sendromu Büyük damar transpozisyonu Aort stenozu Pulmoner atrezi Triküspid atrezisi Aort koarktasyon sık görülürken kızlarda Atriyoventriküler septal defekt, Patent duktus arteriyozus, Atriyoventriküler septal defekt sık görülmektedir. Neyse ki gelişen tedavi yöntemlerimizle bu hastalıkların hemen hepsi çok rahatlıkla kliniğimizde dünya standartlarında tedavi edilmektedir.
En sık karşılaştığımız hastalardan olan ASD VSD Fallot tetralojisi gibi hastalıkların tedavisinden bahsetmek gerekirse;
Yaptığımız tedavilerle mortalite oranımız neredeyse dünyastandartlarının altındadır. ASD cerrahisinde, artık stenotomi dediğimiz tüm dünyada kullanılan geleneksel girişim yönteminin dışında bir yöntem uygulamaktayız. Sağ koltuk altından veya meme altından çeşitli küçük insizyonlarla 6cm nin altında operasyon izi önden görünmeyecek şekilde saklayarak “Minimal İnvaziv Cerrahi” yöntemlerini kullanmaktayız. Belli bir yaşın ve kilonun altındaki çocuklarda bu yöntem başarı ile kullanılmaktadır. Avantajı anjiyo ile kapatılamayan hastalarda en efektif ve en kozmetik yöntemdir. VSD cerrahisinde ise bu yukarda saydığımız özellikler geçerli olmakla beraber belli bir yaşın (2 ve üzeri) üzerinde minimal invaziv cerrahi kullanılmaktadır.
Siyanotonik hastalıklar içerisinde en sık görülen ve tedavi edilen fallot tetralojisinde ise kalpteki delikler kapatıldıktan akciğere giden darlık giderildikten sonra kliniğimizde rutin olarak akciğer damarına kapak yerleştirilmektedir. Bu kapak el yapımı olmaktadır. Bu sayede hastalar ilerde gelişebilecek kalp yetmezliği riskinden ve erken dönemde gelişebilecek yetmezlik riskinden korunmaktadır. Hipoplastik sol kalp sendromunda ise; Türkiye’ de birçok kliniğin kullanamadığı “Hibrit Cerrahi Yöntemini” yapmaktayız. Operasyon esnasında stent yerleştirip bant koyuyoruz. Tedaviyi bu şekilde zor hastalıkta bile rahatlıkla yapmaktayız.
http://hakanpoyrazoglu.com.tr/saglik-haberleri/106-atriyal-septal-defekt-ventrikuler-septal-defekt-medlife-adana-dergisi-roportaji#sigProId64a3aae06e